NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ دَاوُدَ
عَنْ مَالِكِ
بْنِ
مِغْوَلٍ
عَنْ
حُصَيْنٍ
عَنْ الشَّعْبِيِّ
عَنْ
عِمْرَانَ
بْنَ حُصَيْنٍ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
رُقْيَةَ
إِلَّا مِنْ
عَيْنٍ أَوْ
حُمَةٍ
İmrân b. Husayn'dan
rivayet olunduğuna göre Peygamber (s.a.v.):
"Okuyarak tedavi
etme usulü (nün) göz değmesinden ve zehirli böceklerin sokmasından başka
(hiçbir hastalıkta bu iki hastalık kadar olumlu tesiri) yoktur"
buyurmuştur.
İzah:
Buhari, tıb; Müslim,
iman; Tirmizî, tıb; Ahmed b. Hanbel, I, 271, III, 118, 119, 127, 486, IV, 436,
438, 446.
Rukye: Sözlükte büyü
anlamına gelir. Şifa ümidiyle dua okumaya da "rukye" denir. Şifa
ümidiyle, Kur'an âyetlerini, Allah'ın güzel isimlerini ve Hz. Nebi'in
öğrettiği duaları ve bunlardan alınan ilhamla yazılan dua ve münacatları
okumanın caiz olduğunda ittifak vardır.
Ancak tedavi maksadıyla
bunlardan başka şeyleri okumak, özellikle içlerinde manası anlaşılmaz
kelimeler bulunan sözleri okumak haramdır. Çünkü bu sözlerin sihir için
kullanılan sözler olması ihtimali bulunduğu gibi onların bir takım putların
veya şeytanların ismi ya da küfür ifade eden sözler olması ihtimali de vardır.
Tekili
"temîme" olan "temaim" kelimesi ise muska demektir. Biz
İslâmın bu konudaki hükmünü 3869 numaralı hadisin sonunda açıkladığımızdan
burada tekrara lüzum görmüyoruz.
Tivele: Karı ile
kocanın arasında bir sevginin doğması ümidiyle okunan bir takım sihirli
sözlerdir. Bunlar ya ipler üzerine okunur, yahutta kâğıt üzerine yazılarak ve
bir takım ameliyelerden sonra gayeye erişmeye çalışılır.
Görüldüğü gibi 3883
numaralı hadis-i şerifte; nefes etmek, muska takmak ve bir takım ibareler
okumakla tedavi etme yöntemlerinin şeytan işi ve şirk olduğu ifade edilirken,
3884 numaralı hadis-i şerifte okunup üflemenin, bazı hastalıkların tedavisinde
geçerli bir yol olduğu ifade edilmektedir.
Zahiren bu iki hadis
arasında bir çelişki görünüyorsa da aslında burada çelişki yoktur. Çünkü Hz.
Nebi tarafından yasaklanan söz konusu tedavi usûlleri, şifası Allah'dan değil
de sırf kendilerinden beklenen ve İslâmî usûllere ters düşen tedavi
şekilleridir.
Bu zihniyetten ve bâtıl
sözlerden uzak, âyet ve hadislerden alınmış dualarla hastalan tedavi etmenin
caiz olduğunda ise ittifak vardır.
"Hume"
kelimesinin aslı "humevun" dur. Sonunda bulunan yuvarlak
"ta" hazfedilen vavın yerine
getirilmiştir.
Bu kelime akrep zehiri,
bazılarına göre ise mutlak zehir demektir, el-Ezherî, sadece akrep zehirine
"hume" dendiğini söylemektedir. Hume, aynı zamanda akrebin iğnesine
de ıtlak edilir. Çünkü akrep zehirini bu iğneden akıtır.[Mollamahmutoğlu O.
Zeki, Sünen-i Tirmizî Tercemesi, III, 443.]